Medya İletişim
Yalçın KARAOĞLU
yalcinkaraoglu01@hotmail.com
Facebookta Paylaş Makale Listesi
Erdal Gönül'ün ardından...07 September 2023 Thursday

Adana Emniyet Müdürlüğü cinayet ekiplerinde uzun yıllar çalıştı. Çocukluk arkadaşımdı. Kırış, karış gulle; fırıldak, kovalamaca, saklambaç oynadık. Çayda Kumlu Göl’de, buz gibi kanalda çimdik. Yüzmeyi öğrendik. Çok küçük yaşlarda ekmek paramızı çıkarmak ve biraz de kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorunda kaldık. Cumhuriyetin sinirli, asi çocuklarıydık. Hem söver hem severdik. Hayat şartları zordu. Erdal oyunda yenildiğinde çıldırır, felaket sinirlenir az sonra kahkahayı basardı.

Çok akrabası çok da kardeşleri vardı.

En büyük zevkimiz yeni bisikletle gezmek, düğünlerde oynamaktı.

Bir gün sabahın köründe kalktık hastane vericisinin yanındaki eski çöp merkezinde soluğu aldık.

Kırmızı atı Cüneyt Arkın filminde oynayan dedesi öldüğünde kafamızı evin ortasındaki ağaç direğe dayamış o kadar ağlamıştık ki Oruçlu aşiretinin bana neden bu kadar ağlıyorsun gibicesine baktıklarını hissetmiştim. Yakın arkadaşım ağlıyor ben de eşlik ediyordum. Sonra anladım akraba değilmişiz ama can ciğerdik. Ama bu duyguyu hiç konuşamadık...

Erdal benden 2 dönem önceydi, kardeşi Şener'le beraberdik ama ben Erdal'la çok takılırdım. Benden üst sınıflarda olmasına önce şaşırdım sonra alıştık, arkadaşlar çeşitlenmişti.

Bisikletin önünü bir kaldırır Karabulut sokağın yarısını geçerdi.

Ormancı Cuma abinin oğlu Halit'le Üstün sokakta çok çaycılıkta yaptı.

Sigarayı çocukluktan püfüttürürdü.

Hızlı hızlı yürüyerekten ve ironik bir gülüşle içerdi. Erdal kötüyü sevmez, haksızlığa isyan ederdi. Kafası çalışırdı. 2 erkek mühendis evlat yetiştirdi onların dürüstlüğünden bir memnun bir memnunum ki geçen yıl şalgam dükkânında uzun uzun anlattı.

Bir yabancı bankanın bilgisayar sistemindeki açıkları bulan oğlu istese trilyonları götürebilir ama tenezzül dahi etmemişti...

Oğlum istesen alırdın neden yapmadın dediğinde. Baba benim hakkım değil ki demesine o kadar sevinmiş ki gözleri dolaraktan bana, demek ki Yalçın bak adaletli, hak hukuk gözetebilen evlatlar yetiştirmişim demişti.

Butik Sait'in yanına gittik çay içtik, Sait senin mavi mobilet ne kaçardı şakası yaptık.

Sık buluşmaya, eskileri yad etmeye de başlamıştık. Akciğer kanseri idi, kimselere yük olmadan anacıĝı Hatice ablamıza sığındı, hep annesinin yanında olmaya gayret etti.

Anlayışlı bir kardeş, bir ağabey bir baba idi...

Geçen hafta yoğun bakımda idi meğer son deminde imiş hele Hatice abla bir üzgündü bir üzgündü...

Erdal dün gidiverdi!

Bugün mezada gömdük arkadaşımızı.

Orada o kadar eski arkadaşlar ağabeyler gördüm ki, Andıllı Omar Emmi'nin Oĝlu Polis Emeklisi Ali Akıllı, dünya boş Yalçın görüyor musun? Dedi.

Seydi ağabey, Tırık Ali ağabey, Mustafa Türksev, Eyüp Akıllıoğlu, bizim Tayfur Avcı, Mutlu Öztürk, Şener, Eşe, Serdal, Nihat Gönül ağabey, Veysel Gönül, Tarkan Apo, İbrahim Bayrakçı, Dezzeoĝlu Ayhan, Sami Deveci, Bekir Öztürk, Oğuzhan'ın babası, daha sayamadıklarım mahalleli hep oradaydı.

Bense Almancı'nın Oğlu Kelime Hasan'ın babası izinden geldiğinde Veysel ve Erdal'la beni Kozan kulübüne götürüp kebap yedirdiği andaydım...

Demek sıra yavaş yavaş geliyor ha!

Kafamı kaldırdım Nevzat Altıntaş aşağıda Cihangir Okutan, yanda babam, karşıda Erdal'ın dev gibi babası Koca Cuma Gönül ve aklımın derinliklerinde Garip Demirtaş kimler geldi kimler gitti.

Vicdanlı arkadaşıma Allah'tan rahmet diliyor tüm ailesinin ve sevenlerinin acılarını paylaşıyorum.