Medya İletişim
Yalçın KARAOĞLU
yalcinkaraoglu01@hotmail.com
Facebookta Paylaş Makale Listesi
Emekçi, Radyatörcü, Emmoğlumuz Muhammet Karaoğlu'nu kaybettik17 April 2024 Wednesday
Bre Emmoğlu ne yaptın sen böyle?
Tarihimiz var, her yer anılarla dolu.
Baharımız, yazımız, kışımız; neşemiz, sevincimiz, hüznümüz var.
Birer çocuktuk, büyüdük, evlendik, barklandık, çorumuz çocuğumuz var.
Kavgalarımız, kahkahalarımız...
Kumlugöl'de, kanalda, Kırksu'da çimmişliğimiz var.
Ferdi Tayfur'umuz var, Emmoğlu şarkısı var.
Batan Güneş'i kim söyler bize bundan sonra?
Çeşme'yi, Sen de mi Leyla'yı?
Sen bizim neşe kaynağımız, can sıkanımız, dalgacımız, filozofumuzdun...
Doğuştan şanssız ve kabiliyetlerinle de şanslıydın.
Kozan'da değil de İstanbul'da doğmuş olsaydın ünlü bir tiyatrocuydun.
Sülaleni Doğan Cüceloğlu ile tanıştırmıştın.
Tamirci elbisenle felsefe, psikoloji, kişisel iletişimler, Üstün Dökmen okurdun.
Bayılırdın okuyan, sorgulayan insanlara.
Bizim yağcı, yalakalara değil; can sıkan insanlara ihtiyacımız var derdin.
Ne kadar da çok severdin kızlarımı, şimdi onlar çok şaşkın ve nasıl da üzgünler...
Çocukluğuma gittim, bir gün rakı içmiş ve sarhoş olmuştun, için dışına çıkmıştı, Fadıma halama sarılıp ağlamıştın ve " Hala bizi idare et, bak anne sevgisi görmedik" demiştin.
Halam hiç duymadığı bir cümle hakkında ne söyleyeceğini bilememiş ve şaşırmıştı.
Sen kendi kendine yeten ve külünden doğan bir Anka kuşu gibjydin.
Şarzın kendinden idi.
Tembel, sünepe, gurursuz insanları, serseri tipleri hiç sevmezdin.
Onuruna çok düşkündün.
Hayatın boyunca tırmaladın...
En son Bıçkıcı dayının ardından yazdıklarımı kıskanmıştın, bak neler yazıyorum ardından haberin var mı emmoğlu?!
Sana çok içim yandı, boğazım düğümlendi, kimselerle konuşmak bile istemiyorum.
Hım hım değil bağıra bağıra ağlıyorum be!
Birbirimizi öyle tanıyorduk ki hangi olaylar karşısında nasıl bir tepki koyacağımızı, nasıl davranacağımızı biliyorduk.
Bazen söverek, küfrederek, kavga ederek anlaşıyorduk.
Ortak bir dil oluşturmuştuk.
Hissediyorduk,
Bakışarak, beden diliyle bile anlaşabiliyorduk.
Ben çok kapris yapar, çok küser, söylemediğim söz kalmazdı, aldırmazdın, bize hep dikkat ederdin, itina gösterirdin...
Sezgilerin çok güçlüydü...
Hani bizim Yakup'la birlikte anlatır anlatır güleriz ya.
Evde bir kavga çıkmıştır ve de tam üstüne Maho gelir şöyle bir bakar ve " ulan anam avradım olsun sizde bir cinossuruk var" der.
Basarız kahkahayı...
Mahooo mahooo!
Sana Cecillim kim derdi?
Bir de Rıhtım derdik.
Herkesin bir lakabı vardı, ben Çorçil!
Sınıfını bilirdin.
Mal mülkle övünenlerden hoşlanmazdın ve
" İşte benim ki hani senin ki demek tam bir dembeserlik, duzsuzluk" derdin.
Hayatımız neşeydi, gırgırdı...
Kimi zaman acıydı, kederdi, derin yoksulluktu.
Sıfır noktasında büyüdük...
Gülerken ağlardık.
Feleğin çemberinden geçtin sen, bekar evinde, kırmızı çekyatlarda çok sabahladık senle.
Annemin titizliğiyla çok dalga geçerdin, çayı açık yapıyor diye kıs kıs gülerdin.
Yurdagül yengemle sürekli didişirdin gel bak nasıl ağlıyor...
Biricik oğlunla övünürdün, o işinde başarılı olunca belli ki içinde güller açardı.
Kuaför halayın biricik vazgeçilmezi idin.
Senin beyaz çoraplarını çook yıkadılar.
Dertte, tasada, kıvançta, hastalıkta, düğünde, kavgada, barışta sürekli yanıbaşımızda oldun.
Haklısın biz eşşeğin tekiyiz! Seni hep çantada keklik gördük, bin yıl yaşar sandık.
Lan Maho bizi mahvettin be?
Deli Dumrul gibi olduk.
Her yerden, her taraftan ölüm geliyor.
Senin yokluğunu düşünemiyorduk, bak gel de gör halimizi gör neler oldu.
Şimdi derin bir boşluktayız...
Sen en güzel günler henüz yaşamadıklarımız diyordun.
Köyde ev yaptırdın, dillere destan çiçekler yetiştirecektin hani?
Maho paramparça olduk Maho!
Annem, çocukluk arkadaşın ablam, çok sevdiğin Hatice, Esin, kızlarım, emmoğlular çok kötüler çok...
Meğer seni ne kadar çok severmişiz.
Meğer yokluğun ne kadar acı da bilemezmişiz...
Herkes şartlarının, ailesinin, sosyal çevresinin ürünü.
Sen kimselere kötülük etmedin.
Kimselerin malında, mülkünde gözün olmadı, hak yemedin.
Mutluluk nedir sorusuna verilecek bir cevabın vardı.
Neye üzülüyorum biliyor musun?
Henüz daha zaman var sanıyordun, görecek günler var daha misali.
Son gördüğümde bana bakarak dedin ki Yolcuyum emmoğlu. Hakkını helal et"
Helal olsun abim.
Yeryüzünün mutlak sahibi Büyük Allah'ım seni cennetine koysun.
Bu dünyadan bir Muahmmet Karaoĝlu geldi, geçti.
Allah torunlarına, eşi yengemiz Leyla'ya ve yiğenimiz İlker'e; sevenlerine, saĝlık, mutluluk ve esenlikler versin.
Hoşçakal tam gün görecekken kaybettiğimiz emmoğlum...
Hoşçakal tamirci çırağı...
Hoşçakal neşe, mutluluk kaynağımız...
Hoşçakal asabi ve kadife adam...
Hoşçakal kadın haklarını ilk defa ailemizde savunan kişi.
Hoşçakal ailemizin ilk şort giyen adamı...
Hoşçakal emekçim.
Hoşçakal ailemizdeki sanatın, kültürün, müziğin, şarkıların, temsilcisi, Ağustos böceğimiz gönüllerin adamı...
"Bu türküyü bir daha çal gene çal"
Bilmiyorum nasıl olacak?
Sensizliğe nasıl alışacağız?
Çok yanıyorum çook!