Halk Köşesi
Arap Aga
Facebookta Paylaş Makale Listesi
BUNADA ŞÜKÜR İKİ GÖZÜM!30 March 2023 Thursday
Söyleyin Allah aşkına daha önceleri nice afetleri yaşamadı mı bu ülke? Hep birlikte kahrolmadık mı? Daha neyin tartışmasını yapıyoruz? Şimdi neyin pişmanlığı bu keşkelerimiz? Keşke önceden gerekli önlemleri alabildik mi? Keşke sorunları çözebildik mi? Hâla bazı şeylerin farkına varamıyorsak demek ki özrümüz kabahatımızdan büyük. Kader denen kurnazlığın bizlere ne büyük sıkıntılar yaşattığını ve fena hâlde işletip afetlerle terbiye ettiğini kaç kişimiz biliyor?
××××××
Ölenlerimiz yüz binleri geçmişken? Milyonlarca yaralımız mağdur konumuna düşmüşken, elimizden bir şey gelmemesi içler acısı çaresizliğimizin bir göstergesi değil midir? Bir sonra ki afet tepemize çökünce mi aklımız başımıza gelecek? Birbirimizle dövüşmeyi daha uygun mu görüyoruz? Çünkü bize kurşun işlemez lak lakası! Kahve köşelerinde karşılık buldu. Boş konuşan ağız gevezelik yapınca kıyamet koparmış. Evet bir afet yaşadık çok ciddi ve yıkıcı bir afet. Tekrar yaşanacağını hesaba katmadan peşin hükmümüzü verdik. Çok şükür bu da geldi geçti Allah tekrarından korusun diye diye tekrar şapa oturmadık mı?
Yemin billah tesadüfen yaşıyoruz.
××××××
Allah’a yalvarmakla peş peşe gelen afetlerden kurtulacağımızı sanıyorsak yanılıyoruz. Kendimi bildim bileli Allah’a yalvarmakla geçer ömrümüz. İşimizin bir günden bir güne doğru gittiğini sanmıyorum. Allah’ın verdiği aklı kullanmasını bilmiyorsak peki ne işe yararız? Hiç gereği yokken sık sık Allah’a yalvaracağımıza aklımızın yolunda yürüseydik, şimdiye kadar yaşanmış bunca afetler kaderimiz olur muydu?
××××××
Afet vurgununu yiyince keşkelerimize sarıldık. Geldik bugünlere, şimdi mazideki anılarımız harap oldu. Demek ki neymiş? Keşke önce düşünebilesiydik mazereti geçerli bir akçe değilmiş. İşin kolayına kaçıp neden her işimizi Allah’a bıraktığımızı bir çözebilseydik? Bütün gizemli sırları çözmüş olurduk.
××××××
Eğer elimizden bir şey gelmiyor gibi bir hastalığın pençesine düşersek hiç bir hastalığın çaresini bulamayız.
××××××
Sahi be yaşadığımız şu ülkede bazı şeylerin ters gittiği gerçeğini ne zaman öğreneceğiz? Yaşamış olduğumuz afetlere rağmen, hâla gerçeği görmekten korkuyor muyuz? Cesaretimizi nereye sakladık? Kötü kader bizlere ödül olarak layık görülüyorsa, demek ki ocağımıza düşen afetleri biz kendi isteğimizle çağırıyoruz. Ya da ayağımızla koşa koşa ayağına gidiyoruz?
Hiç mi yüzümüz gülmeyecek?
Hiç mi işlerimiz yolunda gitmeyecek? Şu içine düştüğümüz zor günlerimizde çaresizliğimizin tutsağı olmuşuz, tutsaklıktan bir türlü kurtulamıyoruz. Sahi biz ne biçim vatandaşız? Aklımızı nerede kaybettik Sadece seçimden seçime hatırlanan bir ucube miyiz? Neden bütün hayallerimiz yıkılır?
××××××
Bana öyle geliyor ki. Size nasıl geliyor?
Orasını bilemem. Biz yoksul halk kesimleri kandırılamaya müsait kafa yapısına sahipsek ne işe yararız? Bazı şeyleri anlamak istemiyorsak ne işe yararız? Politik meydanı gümbür gümbür doldurmasını biliriz. Ama hayal kırıklığını yaşamaktan da geri durmayız. Sonuç itibarı ile afyon yutmuş gibiyiz, ayıkırız korkusu ruhumuza işlemiş bir kere. Köle gibi yaşamaya alışığız.
××××××
Kimler için neyin kavgasını yapıyoruz? Kimler sırtımızdan servet kazanıyor Kimlerin değirmenine su taşıyoruz? Biliyor muyuz? Sabahın alaca karanlığından aksamın kör karanlığına varana zor çalışma koşullarında canımız çıkıncaya kadar çalışıyoruz. Gene açız, gene açız. Kimlerin özel mutluluğu ezilen yoksul halk kesimlerine zehir zemberek? Biliyor muyuz? Şöyle bir düşünelim bakalım neyi biliyoruz?
×××××
Toplumsal afetlerle sık sık karşı karşıya gelmemizin bir çok nedeni var, başta çıkar politikası üreten sorumsuz politik akrepler, sonra bu ülkenin kaymağını yiyen kodaman oligarklar, sonra ülke yönetiminde söz sahibi olan bürokratlar, sonra öteki bir toplum olmaya gönülden gönül vermiş yoksul halk kesimleri ve bu ülkede yaşayan sorumluluk sahibi herkesin mutlaka bir kabahatı vardır. Kırdığımız cevizlerin haddi hesabı yok.
××××××
Kendimizi korumasını bilmiyor aklımıza eseni yapıp akıllıca düşünmekten korkuyorsak akılsızlığımız başımıza daha çok işler açar. Elimizden bir şey gelmez. Allah’ın verdiği aklı fikri yerinde kullanmasını bilemiyorsak. Allah’tan niye medet umuyoruz ki? Ne yani kaderimiz böyle deyip, bize layık görülen kötü kadere razı olmak zorunda mıyız?
××××××
Ellerini cebimizden çekmeyen sinsi zübük türleri sinsi sinsi emeğimizden çalıyorsa, veya işimizden gücümüze son verip, işsizliğe mahkûm ediyorsa çorumuzu çocuğumuzu sefaletin kucağına yitiyorsa aşımızı ekmeğimizi nerede bulacağız? Böyle rezil bir hayat böyle bir başka afet türü işte. Politik akreplerden medet umduğumuz sürece yaşadığımız afetler düzeni asırlar boyu sırtımızdan hiç inmez. Sırtımızdan geçinip giderler. Nasıl bir yöntem uygulayıp hangi yollarla kazandıkları sınırsız serveti sorgulamadığımız sürece, daha çok soyulmuş soğan gibi çırılçıplak kalırız. Ve kalite ayarı bozuk akrep türlerini gözümüzde büyütüp önemli mevkilere getirdiğimiz sürece daha nice afetlerin yoldaşı oluruz.