Vallahi bu zennube kafa yapımız ile yola düşersek, yönünü tayin edemeyen aklı bir hoş kargaların maskarası oluruz. Bu kötü gidişat böyle devam edip giderse, bizdeki bu tırroş kafayla bizlerden ne köy oluuur...! ne mahalle. Yıllar, yıllar...! ahh o yıllar! göz açıp kapayıncaya kadar, güzel ile çirkin arasında geçen o güzelim yıllar. Kimilerimize göre kavanoz dipli dünyada ömür törpüsü gibi örselenmiş ayyaş zırto gibiyiz. Kimilerimize göre manevi dünyamızın hatalı manevrasında Allah’a yalvaracağız derken, niçin yaşadığımızı bile beceremeyen molofoş hanzo gibiyiz. Vesselâm kısacık gibi görünen şu uzun ömrümüzü karnı büyük dünyaya sığdıramadık. Önceleri anamız ve babamız çocuktu, şimdi hayallerimizi süsleyen sonsuz bir güzellik oldular. Oysa daha dün biz onların kucağında çocuktuk, bugün yaşını başını almış yaşlı bir hızana döndük. Vay be... acımasız yıllar ne çabuk harcadın ömrümüzü! kapımıza hiç hoş gelmedin zalım acımasız ayrılık. Ve siz gençler, kolay mı sandınız yaşamak denen kavgayı? Kolay mı bu uğurda yürümek? Kolaysa, buyurun gençler zorlu bir kavgaya. Kolayı aşmak gayet kolayda, önemli olan zor olanı kolayca aşabilmektir yaşamak. Hazıra dağ dayanır mı? Dayanır diyen gelsin beri. Bilgisayar makinesi gibi aklını çalıştır delikanlı. Yanlışa düştüğün an asi gelir baş kaldırırız sana, sakın ola ki emekçinin ekmeği ile oynamaya kalkışma. Ve nede İnsanca yaşamalarına engel koy. Kapitalist zihniyetin acımasız emellerine posta koy. Bizi işsiz bırakır aç yaşatır. “Eğer benim şahsi çıkarım sizlerin çıkarlarından kat be kat değerli ise benim için sizlerin hiç bir önemi yoktur. Sizi kul köle gibi görür karın tokluğuna köle gibi çalıştırır, keyfime göre işsiz güçsüz bırakırım. Şöyle çevrenize bir bakın piyasa kum gibi işsizlik yüzünden yuva kuramayan işsiz genç kaynıyor. Belki de sizde onlara benzer hiç evlenemezsiniz, yuva kurmanıza dahi engel olurum. Ne anne olabilirsiniz, ne baba olabilirsiniz ve nede çora çocuğa kavuşup torun sahibi olabilirsiniz. Boş bir ömürle boşu boşuna bok yoluna ölü gibi yaşar, aylak aylak dolaşan avare Niyazi gibi varlık içinde sefil bir ömür yaşarsınız. Kabul edersiniz etmezsiniz bu benim bencil karakterim böyle, bende merhamet duygusu ne gezer? Çünkü ben çok özel biriyim, sizi hiç düşünmem. Çünkü ben böyle biriyim, çünkü benim özel anlayışım bu, niyetim kokuşmuş özel eğitim sistemini üretir, çünkü benim çıkarlarımı korur. Ben size rağmen kafama göre hayatımı yaşarım. Siz kim oluyorsunuz da? bana neden karışıyorsunuz” Yukarıdaki amacı bozuk düşünceler sana aitse delikanlı, konuştukların gibi bozuk bir niyet taşıyorsan, işte burada durup düşüneceksin delikanlı. Evet, biz, işte o zaman biz olur karşına dikiliriz. Adam gibi yaşamak istiyorsan adam olacaksın, bizim aramıza karışarak, sen biz olacaksın biz sen olacağız. Bana ne, beni hiç biriniz ilgilendirmez diyorsan, git cırrığını taşla asabımızı bozarsın delikanlı. Köşkün sarayın olabilir, belki istediğin her güzelliğe sahip olabilirsin, ama bir şeye sahip olmayı başarmazsın. Hep bana demeyi başardığın sürece, biz olmayı başaramazsın delikanlı. Gün gelir tepenin üstüne dikilirsin. Ancak bizim aramıza karışırsan bizi yanında bulursun. Ve kötü dünleri aşa aşa geldik mi bugünlerin kötü yaşam koşullarında yaşamaya? Değişen ne? Dün yoksul yaşıyordu isek, bugün beterini yaşıyoruz. Yarın için ne yapmayı düşünüyorsunuz delikanlı gençler? Eğer yorulmayı göze alıp bir şeyler üretemezseniz, daha beteri ile karşı karşıya kalırız. Sadakaya muhtaç yaşamaktansa, çalışıp üretmek en akılcı yoldur. Üretirsek, rahata ereriz. Üretirsek, sağlığımızı sağlıklı bir şekilde korumanın yolunu buluruz.

Ve evet en yüksek refah seviyesinde gönlümüzce yaşar, gönlümüzce doyar, gönlümüzce mutlu olur, gönlümüzce huzurlu yaşarız. Bilgi birikimli, bilim yüklü yurttaş olmak güneşin aydınlık yüzüne benzer. Ancak yorulursak dinlenmeyi hak ederiz gençler! Bir şeyler bilmeye merak eder öğrenmeye çalışırsanız bilmediğimiz birçok gerçeği öğrenmiş olursunuz, mutlaka bir şeyler bileceğiz ve bir şeyler öğreneceğiz ki, geleceğimiz olan çocuklarımıza aydınlık bir geleceğin mutluluğunu öğretelim. Ha biraz gayret delikanlı gençler. Yeter ki kafaya koyun başarırsınız. Akılcı bir akıl sağlığı rehberiniz olursa yolunuz açık olur. Hem bilgi donanımlı genç üretiriz, hem geleceğimiz için bilimsel eğitimi seferber ederiz, hem teknolojik alanında sanayi devrimini gerçekleştirir, hem tarım ve hayvancılık gibi endüstriyel alanlarda başarıyı şiar ediniriz. Kültürel ve sanatsal alanlarda çağdan çağa zıplarız. İnsanca hakça yaşamak en temel hakkımızsa, hakkımız olanı hak edene kadar çalışacağız. Gülümseyen bakışlarınızda sevinciniz hiç eksik olmasın gençler. Ellerinizdeki akordu ayarlı sazlarınızla türküler söyleyerek sağlıklı uzun bir ömür yaşamaya ne dersiniz? Var mısınız güzel günlere doğru koşar adım yürümeye? Hayalleriniz uzaklarda değil bir nefes uzağınızda. Yeter ki o ulaşılmaz sandığınız güzel hayallere ulaşmanın yollarını arayın. Yorulmayı göze alırsanız kolaylıklar kolayca sizi bulur, bütün zorlukları kolayca aşmayı başarırsınız. Gücünüz kuvvetiniz yerinde, birde aklınıza baş vurup ölümüne kararlı bir yolda yürürseniz, tadına doyum olmaz doyumsuz kavganıza. Biz başaramadık, bozuk eğitim sistemi tekerimize takoz koyunca üretim gücümüz hayallerimize takılı kaldı, boşa düştük. Bu ülkede biliyormuş gibi yapan zır cahiller eğitimci olursa başımızın üstüne serçe bokunu taç yaparız ancak. Ne demek istediğimi anlamaya çalışın. Yani demem odur ki, içine düştüğümüz rezil hallarımıza bakacak olursak, ülkemiz gençliği hiçte sağlıklı eğitilmiyor demektir. Ben şahsen gençlerin geleceğinden endişe duyuyorum. Çünkü herkes kendi havasında bir başka âlemde. Seçilmişlere bir bakın güya hepsi eğitimli. Bilirmiş gibi bilerek konuştuklarına bakmayın siz. O kadar çok şey biliyorlar ki, hiç bir şey bilmediklerini hiç bilmiyorlar. Almış oldukları eğitim sıfır. Hiç biri milletin vekili değil, hemen hepsi liderin vekili. Hepsi kullanılmaya müsait.