Mustafa Kemal Atatürk 13 Mart 1920 de halka seslenmiş.
"Efendiler ulus İşleri ancak ulusal kararlara dayanmakta, ulusun genel duygularını dile getirmekle görülebilir. Ulusumuz çok büyüktür.
Hiç korkmayalım. O esirliği ve alçalmayı kabul etmez. Fakat onu bir araya toplamak ve kendisine: Ey ulus sen esirliği ve alçalmayı kabul eder misin? diye sormak gerekir..
Ben ulusumun büyüklüğünü biliyor ve bu soru karşısında onun, o soruyu soran çocukların canı gibi koruyarak seveceğini ve alnından öpeceğini biliyorum. Onun için işte bende bu yoldayım!.."
İşte böyle diyor Türk Devleti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk..
Ne acıdır ki bazı cemaatlerin baş düşmanı Atatürk oluyor. Ona hakaretler ediliyor. Küfürler ediliyor, ettiriliyor!.. ama sözde milliyetçiler, müslümanlar..
Ve Müslümanlığında kimseyi beğenmeyenler vakıflarda, kurslarda bebelere tecavüz ediliyor. Maalesef bu konuda yayın yasağı bile getiriliyor.
Halkın çoğunluğunun Müslüman olduğu bu ülkede zina suç olmaktan çıkmıştır. zina, aldatma, boşanma haberleri sıradanlaşmıştır
Atatürk, ulusun alçalmayı kabul etmeyip bir araya gelmeli derken mevzunun: niteliksiz kalabalık değil, nicelik içinde bir bilincin olmasını anlatıyor..
Ne diyordu eskici: "taş devri taşlar bittiği için değil, kafalar değiştiği için sona erdi.."
Bireysel aptallık kişinin felaketidir, toplumsal aptallık vatanın felaketidir.
Beka sorununa değil, zekâ sorununa bakacaksın birazda.
Ne demişler: Geçti Bor'un pazarı, sür eşşegini Niğde'ye. Bundan sonra: Haktı, hukuktu, adaletti, evsizdi, yurtsuzdu, geçinemiyordu, açtı, hırsızdı, arsızdı diye kimse kimseye masal anlatmasın. At Üsküdar'ı geçtikten sonra mayıl mayıl bakarsın demedi deme...
Ayıkıyon mu?..
Aklıma geldi de: Kral falcıya gider sorar: ben ne zaman öleceğim. Falcı: halk bayramında. Kral: ama öyle bir bayram yok ki. Falcı: siz öldükten sonra olacak!.. Tabi herkesin sevdiceği başka başkadır. Koyun kurt ile gezerdi fikir başka başka olmazsa.
Günün sözü: "Dün övdüklerine bugün sövenler, dün sövdüklerine bugün övenler, göstermiştir ki köpek her avcı ile ava gider.." (O. Bölükbaşı)