Bir eski zamandı, senenin önemi yok.. mevsim hep yazdı..

 

Bir ihtimal sen de sevseydin beni, elimizde Bade gazozu, yazlık sinemaların tahta sandalyelerinde Ferdi Tayfur filmi seyrederdik, erkeğin erkek, kadının kadın gibi giyindiği zamanlardı ya, beyaz bir takım elbise giyer, saçıma Necip Bey biryantin sürerdim..sen ise nergis kokardın.. çiçeklerin en güzelinin kokusu sende Allah vergisiydi nasılsa...

 

Belki severdin de beni, Saimbeyli caddesinde vitrinlerden gelinlik seçerdin sen, Kozan köprüsüne doğru usulca yürürdük, at arabaları ve ırgat koşturmaları arasında el ele tutuşmaktan çekinen tedirgin nişanlılardan olurduk..

 

Her mevsim ayrı severdim ben seni, sen sadece gül isterdin.. bir kuru ayaz olurdu, is kokardı mahalleler, çatılarda anten düzeltirdi çocuklar, 14 lük kızlar su taşırdı çay başından, hayrat çeşmesinden.. pastel bir tablo gibi herşey, mevsiminde kömeç böreği, yoklukta pungut yapardı anam, ufak bir sini içinde size götürürdüm, parmağımızda yüzükler.. başımız Aladağlardan karlı.. heey yavrum hey..

 

İş arardım çok zaman, Nur sinemasında makinist olurdum, yazın yanardı o küçücük oda.. kışın ise gelirdin de yanıma öperdim gamzenden.. öperdim de sen 10 gün konuşmazdın benle..artık sararmış bıyıklarımda şarap izleri mevcut.. sen sevmedin diye hep..

 

Sevseydin beni, Anamın tek gelini, Babamın en kıymetli

evladı olurdun da, iki göz odaya bir tahta sandık bir batman yatak ile çul sergisiyle gelin inerdin, aynı avluda bulgur kaynatırdık, bir dalı kuru hicaz narı şahitti şen şakrak kahkahlarımıza, yoğurtlu pilav

yerdik, yokluk koymazdı. Çocuklarımızın muşamba

donları nar ağacına asılı.. bir de Halep keçisi bağlı..bir celfin tavuğun arkasında 13 cücük.

Muzaffer İzgi kitabından çıkmış gibi.. gariban hayatlar içinde masmavi düşler denizi.

Nede olsa yazları damda uyurken yıldızlara bakmak beleşti. İşte böyle.

Neyyse...

 

(Kurtkaya)

Tayfur Avcı: Günün sözü: "Kara kalem resim yapmayı seviyorum. Çünkü kimin ne renk olduğunu halâ çözemedim..."