Demokrat Eğitimci
Sacit ÖZTÜRK
Facebookta Paylaş Makale Listesi
KADIN20 January 2021 Wednesday

“Altıncı gün dolmak üzereydi.

Ve Tanrı hala kadını yaratıyordu.

Bir melek çıka geldi.

Tanrı’ya;

Ötekini, erkeği çok daha çabuk yaratmıştın,

Buna niye bunca zaman ayırıyorsun? Diye sordu.

Tanrı yanıt verdi,

Çünkü buna çok değerli, çok farklı özellikler katıyorum, dedi.

Örneğin yüzlerce parçadan oluşturuyorum.

Ama yine bir bütün olmasını sağlıyorum.

Bu yarattığım, birçok çocuğa, aynı anda sarılabilmeli,

Dünyanın her yerindeki çocukları kucaklaya bilmeli.

Düşen her bir çocuğun dizini de,

Yaralı bir yüreği de iyileştirebilmeli.

Melek sordu:

Kaç eli, kaç kolu olacak?

Sadece iki.

İki el, iki kolla mı yapacak bu dediklerini.

Hepsi bu değil.

Kendi yaralarını da kendi sarabilecek.

Ayrıca günde 18 saat çalışabilir durumda olacak,

Melek yaklaşıp kadına dokundu…

Onu çok yumuşak yapmışsın.

Yumuşak ama aynı zamanda çok güçlü,

Gücünü ve kaldırabileceklerini hayal bile edemezsin.

Düşünmeyi de bilecek mi?

Yalnızca düşünmeyi değil, hem sağduyusunu kullanmayı,

Aklıyla ve yüreğiyle muhakeme etmeyi,

Hem de mücadele etmeyi, düşüncelerini savunmayı,

Sorun çözmeyi de biliyor…

Bunların yanı sıra uzlaşmayı da biliyor…

Melek, kadının yanağına dokundu.

Eli ıslanınca, bu nedir diye sordu.

Tanrı yanıtladı:

Buna gözyaşı denir.

Neye yarar?

Kendini ifade etmeye yarar.

Acıyı, kuşkuyu, aşkı, yalnızlığı, onuru….

Ama aynı zamanda sevinci ifade etmesine yarar.

Kadının, kendini ifade biçimleri sonsuzdur.

O, sevinci, mutluluğu ve aşkı yakalayıp,

Sımsıkı sarılmayı bilir.

Haykırmak istediği vakit, susabilir.

Sustuğunda çığlığını duyurabilir.

Öfkelendiği vakit, gülümseyebilir.

Ağlamak isteyince, şarkı söyleye bilir.

Mutlu olunca ağlayabilir, korktuğu vakit gülebilir.

O, inandığı doğrular için, sonuna dek mücadele eder.

Haksızlığa karşı savaşır, çözüm yolunu biliyorsa,”hayır” yanıtını asla kabullenmez.

Amma çok marifeti varmış!

Arkadaşı doktora yalnız gitmesin diye ona refakat edendir.

Korkan birini gördüğünde, ‘tut elimi korkma’ deyip, elini uzatandır.

Her düğün, her doğum haberinde mutlu olandır.

Tanıdığı ya da tanımadığı amma kendine yakın bildiği her ölüm haberine kalbi kırılandır.

Ama yine de yaşamı sürdürme gücünü, kendinde bulandır.

Çocukları daha çok yesin diye ‘ ben zaten tokum ‘ diyendir.

Bir öpüş, bir sarılış, bir kucak açışla, kırık, ya da yaralı yüreğin, onarılacağını bilendir.

Peki, bunun hiç mi eksiği ya da yanlışı yok?

Hiç olmaz olur mu?

Var bir hatası; ne kadar değerli olduğunu unutur”

….

Hikaye,Tanrının erkeği kısa bir sürede yarattığını, kadını ise altı günde bitiremediği anlatır.

Resimde kadın İranlı,

Adı, Marzieh Ebrahimi,

Aracını kullanırken tesettüre uygun bir şekilde giyinmediği gerekçesiyle,

Motosikletli birkaç yobazın asitli saldırısına uğruyor.

Yüzü, gözü param parça oluyor.

Bu öfke bu saldırganlık neden?

Bu olay din, iman, kuran diyen inancı siyasallaştıran, siyaseti ticaretleştiren İran’da yaşanmış.

Bu vahşet inandığı din adına mı yapılmış?

Bizim inandığımız din;

İnsana insanlığı öğretmek için gönderilmiştir.

Gidilen yoldur, varılan yer değildir.

Körü körüne şeyhlere, mollalara inanmak değil, aklın kabul ettiği dinin gereğini yapmaktır.

….

Evlilik teklifimi kabul etmedin.

Çorbayı soğuk getirdin.

Terliklerimi vermedin gibi bahanelerle,

Kadınlar her gün öldürülüyor.

Kadın cinayetlerinde Avrupa birincisi, kadına şiddette ise dünya ikincisiyiz.

İnsanoğlu bütün renkleri kirletti.

En büyük tapınak olan vicdanı bile.

İmara uygun orman yaktık.

Olmadı kestik.

Saraylar yaptık, gökdelenler diktik.

Yağmuru yağmaz, karı düşmez ettik.

Kuraklık diz boyu, açlık ve susuzluk kapıda.

Maske, mesafe, hijyen hak getire.

Aşı, aslanın midesinde..

Domuz etini haram diye yemediler.

Haramı, domuz eti gibi yediler.

Ekonomiyi diz çökerttiler.

İnsanları, pazar yerindeki kalıntıları toplar hale getirdiler.

Üç merdiven sildim, silmezsem açım, diyen 66 yaşındaki kadını, evine gitmek için, bindiği otobüsten indirmek istediler.

Fikri Sağlar,

Can Ataklı,

İlker Başbuğ konuşmalarında ne söylediler,

Ne demek istediler.

Hiç önemi değil.

Niyet okuyucu, çöl çekirgesi kılıklı tipler konuşma bütünlüğü içinden işine geleni cımbızlıyor.

Sonra ağzına geleni söylüyor.

Bu üç kişi;

Sırası gelmeden Covid aşısı olmak mı istediler?

Virgin adasına kurdukları şirkete kredi verin mi dediler?

Siyasetçi ve gazeteciye sopayla dayak mı attılar?

Kul hakkı mı yediler?

…..

Gerçek aydın,

Kimi zaman karanlıkta güneş olur toplumu aydınlatır.

Kimi zaman deneyler yapar, doğayı sorgular.

Kimi zaman örgütlü cehaletle mücadele eder.

Kimi zaman bedel öder.

….

Covid 19 süreci mi?

İlimden, bilimden, beceremedikleri her şeyden, nefret edenler soru biyolojiden gelince ,akıl ve mantık devre dışı kaldı.

Günde binlerce kişi Covid 19’a yakalanıyor.

Yüzlerce kişi Covid 19’dan öldü, ölüyor.

Millet aşı nerde ölüyoruz diye feryat ediyor.

Yanıt ‘Bay Kemal’ oluyor.

Anlamak istemeyen zihnin sahipleri bu yanıta alkış tutuyor.

….

Şunu bilir şunu söylerim

Kadınlar dünyanın en değerli en güzel varlıklarıdır.

İnsan hiç anasına kıyar mı?

Dünyanın her yerindeki çocukları kucaklayabilen biri öldürülür mü?

Bir bitkinin çiçek açması, mucize değildir.

Önemli olan, solmuş bir bitkinin çiçek açmasıdır.