Demokrat Eğitimci
Sacit ÖZTÜRK
Facebookta Paylaş Makale Listesi
ALFABE03 February 2021 Wednesday

Zaman zaman,1 Kasım 1928 tarihinde yapılan dil ve alfabe devrimine atıfta bulunarak şunlar söylenir;

‘Bir sabah kalktık ki, okuma yazma bilmeyen bir halka dönüşmüşüz.

Gençler bir asır önce ölmüş dedelerinin mezar taşlarını okuyup anlamaz durumdalar.’

Harf devrimi bir gecede olmadı.

Bin sekiz yüzlü yılların ortasında başlayan tartışma, bin dokuz yüz yirmi sekizde sonuçlandı.

Osmanlı, harf devrimi yapmak istedi ama yapamadı.

Atatürk ve arkadaşları yaptı.

Osmanlı'da, okula gidebilen çocuklar ise Fransızca dersleri sayesinde Latin Alfabesini zaten biliyordu.

•••

Bir dilin, konuşma dili ve yazı dili olmak üzere iki biçimi vardır.

Konuşma dili, günlük hayatta diğer insanlarla iletişim kurmak için kullandığımız dildir.

Yazı dili, adından da anlaşılacağı üzere yazıda kullanılan dildir.

Konuşma dili, her bölgenin doğal, günlük dili olmasına karşılık yazı dili, okuma, yazmada kullanılan ortak dildir.

•••

Türk tarihi, Osmanlı ile başlamaz.

Türk tarihi yaklaşık beş bin yıllık tarihtir.

Osmanlı’dan önce 14 Türk devleti kurulmuştur.

Türk kavimleri tarih boyunca, çeşitli alfabeler kullanmışlar hep Türkçe konuşmuşlardır.

Türk kavimleri Müslüman olmadan önce, Kök-Türk alfabesini kullanıyorlardı.

•••

Türklerin Müslümanlığı kabulünden, yani 10. yüzyıldan sonra Türk Devletlerinde Arap alfabesi kullanılmaya başlanmış.

Zaman içinde bazı değişikliklere uğramış,

1 Kasım 1928’deki Harf Devrimi’ne kadar devam etmiştir.

•••

1 Kasım 1928’deki Harf devriminin amacı, yeni alfabe ile halkın gündelik yaşamda kullandığı dili yazı dili haline getirme çabasıdır.

Arap alfabesinde 28 harf vardır, 3’ü ünlü, 25’i ünsüz.

Üç ünlüsü olan bir alfabe, ünlüsü çok olan Türkçenin ses yapısına uygun olmadığından bu harflerin öğrenimi, okunması ve yazılması güçtü.

Aynı sese karşılık gelen birden çok harfin olması, harflerin altında ve üstünde bulunan işaretler okumayı ve yazmayı zorlaştırıyordu.

•••

Osmanlı,

Yazı dili olarak Arap alfabesini, konuşma dili olarak yaklaşık %40 Arapça, %40 Farsça,%10 Balkan dilleri ve %10 Türkçe sözcüklerin karışımını içeren bir dil kullanıyordu.

•••

Arap alfabesi,

Anadolu’da yaşayan halkın, konuşma diline uygun bir alfabe değildi.

Üç sesli harf yetersiz geliyor sözcüklerin yanlış yazılmasına neden oluyordu.

Latin asıllı Türk alfabesi bildiğiniz üzere 29 harften oluşur.

8 tane ünlü ve 21 tane ünsüz harften oluşan bu alfabe, Türkçenin bütün gerekliliklerini karşılamaktaydı.

Çağ değişiyordu.

Bilimde, edebiyatta, sanatta hızla ilerleyen Batıya,

Osmanlı ayak uyduramıyordu.

Anadolu’da okuma yazma bilmeyen halk güçlükler içinde yaşıyordu.

Bu onların kaderi olamazdı.

Okumayı, yazmayı bilmek dünyayı tanımak onların da hakkıydı.

Arap alfabesini kaldırmak,

Anadolu’da yaşayan halkın konuşma diline uygun bir alfabe getirmek,

Yeni harf sistemine geçmek,

Okur- yazarlığı kısa sürede artırmak,

Türk halkının her yönüyle gelişmesini sağlamak amaç edinilmiştir.

•••

Cumhuriyet kurulduğunda ülkenin nüfusu 12 milyon.

Yaklaşık 40 bin köy var, bunların 38 bininde okul yok.

Ülkede okuma yazma oranı yüzde 8.61.

Kadınlarda yüzde 3.67.

Erkeklerde ise yüzde 12.99.

Okuma yazma bilmeyen %92

Bugün okunamadığı söylenen mezar taşlarını o günde okuyamıyorlardı.

Çünkü halk;

Okuma -yazmayı,

Saray dili Osmanlıcayı,

Arap alfabesini bilmiyordu.

Halkın konuştuğu dil, Yunus Emre, Pir Sultan, Karacaoğlan, Dadaloğlu gibi halk ozanlarının kullandığı sade bir dildi.

•••

Osmanlılar, Arap alfabesini kullandı.

Osmanlı Padişahlarından biri kalkıp da “bir gecede cahil bırakıldık” “çocuklarımız, dedelerinin mezar taşlarını okuyamıyor” deyip,

Eski Türk devletlerinden birinin alfabesini öğretmek yoluna gitmedi.

Osmanlı Padişahları neden suçlanmaz da,

Atatürk suçlanır?

••••

Ülkem insanının;

Konuşma dili ayrı, yazma dili ayrı olması nedeniyle okuma yazma öğrenememesini,

Dünyadaki gelişmeleri takip edememesini,

Zihinlerine duvar örülmesini,

Yoğun bakımda olmadığı halde,

Entübe bir yaşam sürmesini kimler istedi?

•••

Siz hiç;

Kozan’da insanların fırına atıldığı,

Tılan’da ki evlerin yakıldığı,

Yemene gidenlerin geri gelmediği,

Çanakkale’de insanların paramparça edildiği hikayesini dinlediniz mi?

Burada ölen dedelerimizin çoğunun,

Bırakın mezar taşını, bir mezarı bile yok.

Mezar kaybolmasın diye konulmuş, doğru düzgün taş bile yok.

Hangi mezar taşını okuyalım? Yapabildiğimiz, Ruhuna el Fatiha okumak.

Sümerceyi okuyabilenler olduğunu göre,

Mezar taşındaki yazıyı da okuyan birileri olacaktır.

Bize mezar taşı okuyacak gençler mi?

Yoksa aşı bulacak, ilaç geliştirecek gençler mi lazım?

Kanuni'nin oğlunu, Mustafa’yı, boğdurduğunu beş yüz yıl sonra diziden öğrenenler,

Dedemizin mezarlarını okuyamıyoruz diye şikayet ediyoruz.

Neden okuyup öğrenmedik de?

Muhteşem Süleyman dizisinden öğrendik?

İyi de biz okumuyoruz ki.

Yalnız harf devrimine mi?

Yapılan her devrime karşı olan karşı devrimciler hep var olmuştur.