Demokrat Eğitimci
Sacit ÖZTÜRK
Facebookta Paylaş Makale Listesi
IRGAT10 March 2021 Wednesday

"Hayal kurarım, hayal...

Işıklı, sevinçli, çiçekli,

Kimsenin, kimseyi sömürmediği,

Kimsenin kimseden korkmadığı, kuşkulanmadığı,

Kimsenin kimseye düşmanca bakmadığı, bir dünyanın hayalini kurarım.

Bu kadarı da bana yeter.

Bu kadarı bile beni mutlu eder.''

Diyen Kemal Sadık Gökçeli,

Van’dan göç edip Adana’nın Osmaniye ilçesine bağlı Hemite köyüne yerleşen, Nigar hanım ve eşi Sadık Efendinin çocuğu olarak dünyaya gelir.

Adını Kemal Sadık koyarlar.

Nüfusa kaydını da 1926 yılında yaptırırlar.

Yaşar Kemal ise annesi ile beraber yaptığı hesaplamalar sonucunda gerçek doğum tarihinin 1923 yılı olduğunu söyler.

•••

Doğduğum bu Türkmen köyünde bizi Kürt diye ayrı saymadılar.

Biz de kendimizi onlardan hiç ayırmadık.

Bütün köylülerle akraba gibiydik, der.

Daha üç buçuk yaşındayken bir kaza sonucunda sağ gözünü kaybeder.

Babası, Sadık Efendi’nin sahiplenip büyüttüğü, Yunus adlı çocuk Sadık Efendi’yi köydeki camide namaz kılarken bıçaklayarak öldürür.

Bu durumdan psikolojik olarak etkilenen Kemal’in dili tutulur ve on iki yaşına kadar kekemeliği sürer.

Ancak okur-yazar olduktan sonra kekemelikten kurtulur.

•••

Sekiz yaşındayken, köye gele çerçilerin kadınlara sattığı eşyaların bir kısmını borca verdiğini ve deftere yazmasından etkilenip, yazmaya ilgi duyduğunu,

Çocukluğunu, ozanların anlattığı efsaneler, okudukları şiirlerle geçiren Kemal Sadık küçük yaşına rağmen ozanlara öykünerek türküler, şiirler söylemeye başladığını,

Kendisiyle atışan görme engelli Aşık Ali’nin, Sen bu yaşta bu kadarsan sonunda Karacaoğlan gibi olacaksın sözüne çok mutlu olduğunu,

Köyde, her gece yaşlı köylülerin sohbete oturduklarını, kendisinin de onlara katıldığını,

Türkmenin eski günlerini,

Büyük aşık Dadaloğlu’nu,

Kozanoğlu’nun başkaldırısını,

Toprağın verimliliği ya da verimsizliğini,

Kurtuluş Savaşını konuştuklarını,

Bazı günler sabahlara kadar onları dinlediğini anlatırdı.

•••

Benim bir merakım da, bir şeye gözümü dikip onu günlerce seyretmekti.

Örneğin, evimize getirilmiş bir kilimi, aylarca bıkmadan usanmadan seyrettiğimi anımsıyorum.

Çocukluğumda,

Demircilerin ocaklarını,

Marangozların uğraşlarını,

Arıların karpuz kabuklarını didiklemesini,

Yılanların sevişmesini,

Civcivleri kapmak için köyün üzerine seyirten kartalları günlerce seyrettiğini,

Sanki hiçbir şey yapmadan dünyayı seyretmeye gelmiş, derdi.

•••

Dokuz yaşında, ilkokula,

1941 yılında Ortaokula başladığını,

Ancak son sınıfta hastalandığını,

Yatılı öğrencilik hakkını kaybettiğini,

Maddi imkânların yetersizliğinden dolayı okulu bırakmak zorunda kaldığını,

Irgatlık,

Irgat katipliği,

Kütüphane memurluğu,

İnşaat denetçiliği,

Öğretmen vekilliği,

Arzuhalcilik gibi farklı işlerde çalıştığını anlatır.

•••

Arzuhalcilik yaptığı zamanda başından geçen olayı şöyle anlatır.

1950'yılı Nisanında hapse girdim.

Kadirlide bir çocuk komünist propagandası yaparken yakalanmış.

Ben de o zamanlar Kadirlide arzuhalcilik yapıyordum.

Küçük bir tahta kulübeydi dükkânım.

Çocuğu çok dövmüşler.

Oda bildiği adların hepsiyle bir olmuş Çukurova'da Komünist Partisi kurmuş.

Ben de o kurucular arasındaydım.

Bir sabah candarmalar geldiler.

Şangır şungur, ellerinde kelepçeler, birini bana taktılar; savcıya, sorgu yargıcına götürdüler, oradan da doğru hapishaneye.

"Komünizm propagandası yaptığı iddia edilen bir çocuğun işkencede adını vermesiyle,

Kemal Sadık Gökçeli partinin kurucu üyelerinden biri olduğu gerekçesiyle gözaltına alınır.

Daktilosunun arkasında boş kaldığı zamanlar öyküler yazan arzuhalci Kemal Sadık Gökçeli üç ay hapis yatar.

Oysa çocukla birbirlerini hiç tanımazlar.

Neyse ki olayın, arzuhalcinin doğru sözlü, zulüm karşısında boyun eğmeyen, ezilen inanların haklarını savunan, kişiliğinden rahatsız olanlardan kaynaklandığını anlayan yargıç, beraat kararı verir.

•••

Kemal Sadık, adliyeden çıkarken yanına gelen bir görevli, yargıcın kendisini odasında beklediğini söyler.

Arzuhalciyi karşısına oturtan, kahve ikram eden yargıç, onun hayatını değiştirecek konuşmasını yapar,

Sizi mahkûm edeyim diye çok baskı yapıldı bana.

Çukurova'da kalmayın.

Hemen İstanbul'a gidin.

Orada, Yeni Cami'nin arkasında da arzuhalcilik yapar, hayatınızı kazanabilirsiniz.

Sizi burada öldürecekler.

Yazık olacak öldürülürseniz.

'Bebek' hikâyenizi ben de okudum, karım da okudu.

Çok sevdik.

O edebiyattan iyi anlar.

Hatta merakından bugün sizi görmek için mahkemedeydi.

Kadınların içinde.

Ben fazla anlamam, ama Türkçeyi kullanma ustalığınıza hayran oldum.

Bana söz verin, buralarda durmayacağınıza dair.

"Bebek", Kemal Sadık'ın ekmeğini kazandığı daktilosunda yazdığı öyküdür ve yayımlanmamıştır.

Hakimin sözlerinden, öykünün mahkemeye jandarma tarafından delil olarak sunulduğunu anlar.

•••

Adalet siyasi hesaplara malzeme yapılmamalı gerçeğine inanan,

Hakimin eşi,

Onun çok zeki,

İleri görüşlü,

Bilgili,

Özel yetenekli.

Hayal gücü yüksek,

Hayalini mantık çerçevesinde kurgulayabilen,

Arkasından gelenlere yol gösterecek,

Saygıyı sonuna kadar hak eden,

Özgürlüğü verildiğinde, edebiyatın en büyük kalemleri arasına gireceğini inanan bir okur.

Kemal Sadık Gökçeli başkana gideceğine dair söz verir ve teşekkür ederek çıkar.

İstanbul’a gelir ve arzuhalcilik yapmaya başlar.

Yaşamından küçük bir kesit aldığım bu adamı,

Ben İnce Memed,

Siz Yaşar Kemal olarak bilirsiniz. Yüksel Ticaret