Demokrat Eğitimci
Sacit ÖZTÜRK
Facebookta Paylaş Makale Listesi
KÖY ENSTİTÜSÜ21 April 2021 Wednesday

1935 yılında, nüfusumuz 16 milyon, bunun yaklaşık 13 milyonu köylerde yaşar.

40 bin köyümüz var.

Köylü yoksul, eğitimsiz ve bulaşıcı hastalıklarla boğuşuyor.

Erkeklerin yüzde 17’ si,

Kadınların yüzde 4,2’si,

Ortalama yüzde10.5 gibi küçük bir kesim,

Okuma yazma biliyor.

Bazı bölgelerde, bu oran yüzde 1’e düşüyor.

Okul çağındaki 1 milyon 680 bin köy çocuğundan 277 bini okula gidebiliyor.

Geri kalan, okula gidemiyor.

Çünkü 35 bin köyde ne okul ne de öğretmen var.

Köyler sadece eğitim yönünden değil, sağlık, ekonomik ve kültürel yönden de çok geri kalmış.

•••

Köy enstitülerinin hikayesi böylesi bir ortamda başlar.

1936'da, Çankaya'da, Mustafa Kemal başkanlığında bir toplantı yapılır.

Toplantıya Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan,

İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç katılır.

Mustafa Kemal, “Biz Cumhuriyet'i köylere götüremedik” der.

40 bin köyün 35 bininin okulsuz ve öğretmensiz olduğunu bilir.

‘’Bir çözüm bulalım’’ ifadesi üzerine,

İsmail Hakkı Tonguç, bu konuda araştırma yapmak için görevlendirilir.

•••

Araştırmalar sonucunda ve Mustafa Kemal'in önerisiyle askerliğini başarıyla yapmış, çavuş ve onbaşıların, çok kısa sürede altı aylık kurslardan geçirilerek ,köylerde eğitmenlik yapacak şekilde yetiştirilmesi projesi başlar.

Bu proje ,köyün kendi çocuklarıyla, köylüyü canlandırma projesidir.

Bu proje ile sadece eğitim öğretim canlanmayacak, tarım ve hayvancılıkla ilgili teknik ve becerilerin köylüye iletilmesi de sağlanacaktır.

Bu deneysel, pedagojik yöntemin başarılı olması sonucu,

17 Nisan 1940 tarihinde TBMM'den Köy Enstitüleri Yasası çıkarılır.

İlk etapta 14 Enstitü açılır.

1948 yılına kadar sayı 21‘e çıkartılır.

Bütün Anadolu coğrafyasına eşitlikçi bir şekilde dağılması sağlanır.

Köy enstitüleri, Cumhuriyetin, öğretmen yetiştirme projesidir.

•••

O yıllarda, Avrupa'da faşizm kol geziyor,

Hitler tüm Avrupa'yı kasıp kavuruyor.

Avrupa'daki trenler toplama kamplarına insanları götürürken,

Türkiye'deki trenler,yoksul köy çocuklarını eğitim ve öğretimle, kitapla, sanatla, müzikle buluşturmak için köy enstitülerine götürüyordu.

•••

O dönemde kız öğrenci bulmak çok zor.

Kız öğrencilere, pozitif ayrımcılık yapılıyor,

Ülkedeki kız öğrencileri okula göndermek için İsmail Hakkı Tonguç bir genelge yayınlar.

Genelgeye göre, yanında bir kız öğrenci getiren erkek öğrenci, enstitülere sınavsız kabul edilir.

Köy enstitülerinin açılmasıyla,

Anadolu’da laik, bilimsel ve karma eğitim başlamıştır.

O dönem okumak için bilmedikleri illere, ilçelere giden köy çocukları ,günümüz öğrencileri kadar şanslı değildi.

İlk yıllarda, onları, hazır binalar beklemiyordu,

Yemekhaneleri, yatakhaneleri, sınıfları kendileri inşa ediyorlardı.

•••

Bunları, iş içinde öğrenme ile yapıyorlar,

Harç kararken kimyayı,

Binanın çatısını yaparken, Pisagor teoremini,

Elektrik döşerken ,teknik öğreniyorlardı.

Bu nedenle, köy enstitüleri eğitim sistemi, ezberci olmayan, hayatın gerçek problemleri üzerinden öğrenmeyi sağlayan bir eğitim sistemidir.

Köy enstitüleri sadece bir öğretmen yetiştirme kurumu değildir.

Köy enstitülerinde okuyan öğrenciler, ilk kez klasiklerle tanışıyor.

Hasan Ali Yücel döneminde açılan tercüme bürosunda, tercüme edilen 490 klasiğin en çok okunduğu yerler köy enstitüleri oluyor.

Eğitim sisteminde, müzik aleti çalma zorunluluğu olduğu için,,her köy enstitülü bir enstrüman çalmıştır.

Bütün köy öğrencileri, kitap okuma ve tartışma saatlerinde, kitap okumuşlar, özet çıkarmışlar, enstitülerde yayınlamışlardır.

Halk oyunları, ilk kez köy enstitüleri eğitim sisteminde yer almıştır.

•••

Köy enstitülerinde;

Derslerin yüzde 50'si kültür dersleri, (türkçe, matematik, fizik, kimya),

Yüzde 25’i uygulamalı tarım,

Yüzde 25'i zanaat dersleri, (demircilik, marangozluk gibi).

Eğitimin ilkesi, yaparak, yaşayarak, üreterek öğretmektir.

Köy enstitüleri;

Yıllarca yok sayılan, cahil bırakılan köy çocuklarına,

Hem beyinlerini, hem ellerini kullanmayı öğretti.

Uyuyan devin uyanmasına neden oldu.

•••

Köy enstitüleri bize ait bir fikirdir.

Ama;

Politika belasına kurban edilir.

1946 yılında fikrin sahiplerinden ve uygulayıcılardan olan;

Hasan Ali Yücel bakanlıktan istifa eder.

İsmail Hakkı Tonguç görevden alınır.

Laik, bilimsel ve karma eğitim veren,

Köy Enstitüleri sahipsiz kalır.

Çok partili rejime geçip,

Demokrat Parti iktidara gelince,

27 Ocak 1954 tarihinde,

Cumhuriyetin aydın kuşaklar yetiştirmesinden rahatsız olan, çıkarlarına aykırı gören toprak ağaları ve tarikatların oyunu alarak iktidara gelen,

Demokrat Parti iktidarı tarafından ABD’nin telkinleri ile kapatıldı.

Köy Enstitülerinin kapatılması, eğitim öğretimin beline balta vurulmasıdır