Antik Mısır’da, bundan beş bin yıl önce yaşayan insanlar, Nil nehrinin, belirli dönemlerde taştığını keşfetmişler, debi arşivini tutmuşlar.

Geometri ve Matematiği, kullanmış, barınaklarla, tarlaları buna göre konumlandırmışlar.

Beş bin yıl sonra, biz de matematik ve geometriyi kullandık.

Köprü yaptık, altından su geçeceğini,

Yol yaptık, altından toprağın kayacağını,

Baraj yaptık, patlayacağını,

Orman deposu yaptık, yerini hesaplayamadık.

•••

Dere yatağını daralttık.

Kenarlarına betondan duvarlar yaptık.

Yüzlerce metre olan dere yataklarını, kanalcık haline getirdik.

Akarsuyu daracık alana hapsettik.

Dere yatağından arsa ürettik.

Üzerine de çok katlı binalar diktik.

Doğanın yasalarını görmezden geldik

Yağmur yağdı, kanalcık suyu almadı sel oldu.

Suçlu aradık.

Kimimiz, metrekareye düşen 300-400 kg, tarihte görülmemiş aşırı yağış dedik.

Kimimiz, baraj kapakları açılmış dedik.

Asıl suçluların dere yatağını daraltan, dere yatağını imara ve yapılaşmaya açmış olan insanoğlunun taa kendisi olduğunu unuttuk.

Güdük beyinler değil, düşünen ve sorgulayan beyinler mütevazidir.

•••

Su akar, yatağını bulur derler ya,

Sel gelmedi.

Siz doğayı delik deşik ettiniz.

Siz akıl çağında, akılsızca suyun yatağına gittiniz.

Afet sizsiniz.

Allah, aklını kullanmayanların üzerine pislik bırakır, ayetini bilmeyen,

Kibir abidesi, ben istediğimi yaparım diyenler,

Siz doğayı bozarsanız, doğada sizden intikamını alır.

Felaket bölgesinden gelen ilk görüntüleri gördüğümde “su köprüsü” sanmıştım.

Meğerse özgür bırakılmayan, kanalcık haline getirilen dereden giden sel, beraberinde tomrukları sürüklüyormuş.

Doğa ananın insanoğlundan çektiği nedir?

Doğada, amansız bir hayat mücadelesi var.

•••

Tunus'a 5 milyon,

Filistin'e 5 milyon,

Somali’ye 30 milyon,

Afganistan'a 75 milyon dolar gönderirsiniz.

Otobandan, tünelden, köprüden geçenden de geçmeyenden de,

Şehir hastanesine gidenden de gitmeyenden de,

Havalimanından uçandan da, uçmayandan da para aldınız.

KDV dediniz ÖTV dediniz peşin peşin ödedik.

Ama;

Yangında, depremde, selde, pandemide “milletimiz cömerttir” dediniz IBAN verdiniz.

Dirilişten, dilenişe..

Yoksa hazine;

Yağmur yağdı, gök çatladı, 72’sinin ödü patladı, önden gitti baş toklu, ardından 5 toklu, 10’unu verdim kasaba, 10’unu da katma hesaba, kurt kaptı birisini, ötekinin de getirdim derisini.

Hikayesi gibi mi?

•••

Gündüz vakti bir ilçe sele teslim oldu. Binalar çöktü.

Sokaklar, parklar, iş yerleri çamurla doldu.

İnsanlar, hayvanlar, araçlar denize kadar sürükledi.

Yaşayanlar, hiçliğin ortasında kaldı.

Sayın Pakdemirli,

Hes’ler mağdur dediniz ya,

Hes’leriniz mağdursa, yitip giden canlar ne?

Yoksa suçlu onlar mı?

Ölenlerin acısı, kayıpların tasası, kalanların sorunları ile dertleneceğinize, HES’lerin derdine düşmüşsünüz.

Yangını, seli, depremi, salgını, aşıyı rant olarak görenleri,

Düşünüyorum da, sınavlar yapsan, mülakat gerçekleştirsen, araştırsan, soruştursan, ince eleyip sık dokusan, ölçüp biçsen, bu kadar kötüyü bir araya getiremezsin.

Peki nasıl bir araya gelmişler?

Getiren ne?

•••

Yangın olur,

Sel olur,

Geziciler, nerdesiniz derler.

Düşündüler;

Doğayla birlikte yaşamayı öğrenelim, dere yataklarına HES yapmayalım dediler, hain dediniz.

Doğayı sevdiler;

Yeşili koru, dağı kel bırakma, siyanürle maden arama dediler, provokatör dediniz.

Biber gazından kaçtılar camiye sığındılar.

Camide, içki içtiler dediniz.

Yoldan geçtiler;

Türbanlı bacımı dövdüler, bebeğini sürüklediler, üzerine i.ediler dediniz.

Gezicileri neden soruyorsunuz ki?

Geziciler, hep aynı yerde, asıl siz nerdesiniz?

•••

Ülkenin yarısı yandı, yarısını sel aldı, bir sorumlu istifa etmedi.

Besmeleyi ağızlarından düşürmeyenler,

Cuma namazını sektirmeyenler,

Sahra hastanesi olarak kullanılan camiyi boşalttılar.

Cuma namazı kıldılar.

Yetinmediler,

Onlarca insanımız ölmüşken,

Halen kayıpları arama-kurtarma çalışmaları sürerken,

İnanılmaz acılar yaşanırken,

Caminin önünde bir de miting yaptılar.

Böylesi bir ortamda nasıl miting yapılır ve muhalefet eleştirilir?

Kalbim acıdı...

Millet can derdinde, sizin derdiniz ne?

Bazı acılar paylaşınca bile hafiflemiyor.